Son dönemlerde gündemi meşgul eden konulardan biri, İran’a yapılan mali destekler ve nükleer anlaşmalar üzerindeki tartışmalar. Özellikle, ABD hükümetinin İran’a nükleer gelişimini desteklemek amacıyla 30 milyar dolarlık bir bütçe ayırması, eski Başkan Donald Trump'ın tepkisini çekti. Trump, bu durumu hem iç politik sigorta olarak değerlendiriyor hem de uluslararası güvenlik açısından son derece riskli buluyor. Bu araştırmamızda, Trump'ın tepkilerini, İran nükleer meselesinin arka planını ve bunun uluslararası ilişkilere olası etkilerini ele alacağız.
İran'ın nükleer programı, 2000'li yılların başından bugüne yoğun bir şekilde tartışma konusu oldu. 2015 yılında imzalanan JCPOA (Ortak Kapsamlı Eylem Planı), İran’ın nükleer programını sınırlamak amacıyla ABD ve diğer büyük güçler tarafından oluşturuldu. Ancak, 2018’de Trump yönetimi, anlaşmadan çekilme kararı alarak yeni yaptırımlar uygulamaya başladı. Bu karar, İran'ı nükleer programında daha fazla özgürlüğe sahip kılarken, bölgedeki gerilimi de artırdı. Trump’ın bu yeni durumu eleştirirken kullanacağı argümanlardan biri, İran'ın bu maddi desteği terörizmi finanse etmek için kullanabileceği endişesi. ABD’nin bölgedeki müttefikleri, özellikle Suudi Arabistan ve İsrail, bu durumun kendileri için oluşturduğu tehditleri dile getiriyorlar.
Trump, 30 milyar doların İran’a aktarılmasını, hem ABD’nin bütçesi açısından gereksiz bir harcama hem de terörizmi destekleyen bir hükümete verilen bir ödül olarak değerlendirdi. Twitter üzerinden yaptığı paylaşımlarda, “Bu parayı teröristlere mi vermek istiyorlar? ABD’nin güvenliği, bu kadar basit bir şekilde göz ardı edilemez” diyerek tepkisini açıkça ortaya koydu. Trump’ın açıklamaları, hem kendi partisindeki bazı yetkililerden destek buldu hem de karşıt görüşlerden eleştiriler aldı. bazı Demokrat yetkililer, bu kadar büyük bir bütçeyi nükleer silahlara karşı korunma adına gerekli görürken, Trump’ın tepkisini aşırı buldu.
Uzmanlar ise bu durumun uluslararası siyasi dengeyi nasıl etkileyeceği üzerine görüş bildiriyor. İran’ın nükleer programına finansal destek verilmesinin, Orta Doğu'daki güç dengelerini değiştirebileceği, ABD'nin uluslararası imajına zarar verebileceği ve bölgedeki diğer ülkelerle olan ilişkilerine de olumsuz etki yapabileceği yönünde endişeler var. Bu bağlamda, Trump’ın tepkileri, yalnızca bir iç politika malzemesi değil, aynı zamanda uluslararası arenada da yankı bulacak gibi görünüyor.
Özetle, Trump’ın İran’a ayrılan 30 milyar dolara yönelik gösterdiği sert tepki, hem iç siyasi dinamikler açısından hem de dış politikada yankı uyandıracak bir tartışma başlatmış durumda. Bu mali kaynağın nasıl kullanılacağı, İran’ın nükleer gelişim süreci, ve ABD'nin Orta Doğu politikasını nasıl şekillendireceği, önümüzdeki süreçte dikkatle takip edilmesi gereken başlıca konular arasında yer alıyor.